ARATOS NERELİ?
Uğur
Pişmanlık
Prof. Dr. Uluğ Nutku’nun
değerli ve aydınlık anısına…
İnternette mersinsiyaset.net
sitesinin sayfasında bir haber okudum. Haber başlığı
şöyle: “Aratos’un Mezarı Kurtarılmayı Bekliyor”. Haberin alt başlığında ise
şunlar yazıyor: “Mersin’in merkez Mezitli ilçesinde bulunan Soli
Pompeiopolis antik liman kentinde kazı çalışmalarını yürüten 9 Eylül
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Müzecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Remzi Yağcı,
‘Sit alanları üzerinde yapılan aykırı çalışmalar antik kenti birer birer yok
ederken Aratos’un mezarı da yok olmayla karşı karşıya’ dedi. (Haberin
fotoğrafında ise Pompeiopolis kentinin yanına Tarsus’ta yayımlanan
Aratos dergisini ve bürosu önündeki Aratos büstünü kullanmış)
Bir de
artukluhaber.net sitesinde şöyle bir yazı var: “Keşfedilmemiş Zenginliğimiz: “Solili
Aratos” başlığıyla yayımlanan bir yazıda şöyle yazmaktadır, “Aratos’un
Mezarı Soli harabelerinin içindedir ve bugüne kadar ortaya çıkarılamamıştır.
XIX. Yüzyıl gravürlerinde yıkılmak üzere olduğu görülen silindir biçimli
anıtsal mezar, bugün üzeri otlarla kaplı bir tepecik görünümündedir…
Aratos’u biraz anlatmaya
çalışayım: İ.Ö. 315-240 yıllarında Tarsus’ta yaşamış şair, filozof ve
gökbilimcidir. Meteoroloji, matematik ve botanik konularında da çalışmıştır.
Soli’de doğup, Tarsus’ta
yaşayan Aratos ‘Solili Aratos’ olarak anılıyor”.
Soli kazısını yürüten Prof. Dr. Remzi Yağcı, yayımladığı bir yazıda, “Ondan (Aratos’tan) Soli’de kalan tek andaç,
XIX. yüzyıl gravürlerinde yıkılmak üzere olduğu görülen silindir biçimli
anıtsal mezarıdır” diyor.
Semihi Vural’ın “Soloi/Pompeipolis” adlı kitabında, “…Aratos, büyük
olasılıkla Soli’de doğmuş olmalıdır” der. Aynı bölümde, kaynak göstererek şunu
yazmaktadır, “John Lamb, onun (Aratos’un) Tarsuslu
olduğu ve Tarsensis diye bilindiği hakkında bilgiler de olduğunu belirtir”.
Vural’ın yazısında “Aratos, büyük olasılıkla
Soli’de doğmuş” ifadesi ile “John Lamb Aratos’un Tarsuslu olduğu”nu belirten alıntıyı yapmış
olunması, Aratos’un Solili olduğuna dair emin olunmamış ve kendisiyle çelişen
bir durumdur. Yani Aratos’un Solili olduğunu iddia edenler bile bundan emin
değildir.
Yukarıdaki her dört
alıntıda Mersin’den.
Tarsus’da yaşadığı da kesin. İlk eğitimini Tarsus’da almıştır…
İlk eğitimini Tarsus’da
aldıktan sonra yaklaşık 20 yaşlarında Atina’ya gittiğini biliyoruz. Orada stoa
felsefesinin öğretildiği okula devam etmiştir. Okulun ve felsefenin kurucusu
meşhur Zenon’dur.
Makedonya kralı Antigonos II. Gonatas davet alır ve
Makedonya’ya yerleşir. Yine aynı kralın ricası ile “Gök Olayları” (Phainomena)
adlı eserini İ.Ö. 270 yıllarında misafir olduğu sarayda yazar. Daha sonra
Seleucus kralı Antiachus’un
daveti üzerine Antakya’ya geliyor ve bu kez de onun sarayına yerleşiyor…
Bir süre İskenderiye’de
kaldığı da bilinmektedir. Tekrar Makedonya’ya dönüyor ve Pella kentinde İ.Ö.
245 yılında ölüyor…
Aratos’dan sonra gelen
gökbilimciler sürekli olarak “Gök Olayları”nı referans olarak vermişlerdir…
Fakat en önemlisi
düşünür ve şair St. Paul, Atina’da Mars tepesinde
verdiği bir söylevde Aratos’dan söz eder; "Biz de O'nun (Aratos)
soyundanız". Bu da bize Aratos’un Tarsuslu olduğunun yazılı en büyük
kanıtıdır”.*
Şimdi sormak
gerekiyor: Aratos nereli, Soli’deki mezar gerçekten Aratos’a mı ait?
Kaynaklar, en azından internette bile tarama yapıldığında kimi yerde
Aratos’un Tarsus’lu, kimi yerde Solili olduğunu yazar. Bazı kaynaklarda ise
Tarsuslu olduğunu sonradan Soli’ye göç ettiğini belirtirken bazılarında ise
Solili olduğunu Tarsus’ta da yaşadığını ve eğitim aldığını aktarır.
Bundan 2500 yıl öncesinden söz ediyoruz. Yani Tarsus’un Roma
İmparatorluğu’nun Kilikya Eyalet Başkenti olduğu zamanlardan. Yani Misisten,
Alanya yakınlarındaki Gazipaşa’ya kadar olan geniş bölgeden söz ediyoruz. Pek çok
kent gibi Soli’nin de Tarsus’a bağlı olduğu bir dönemden. Bugün Tarsus’un
Mersin’e bağlı olduğu gibi.
Soli’nin tarihi Tarsus’un tarihine göre çok yenidir. Soli sonradan
kurulumuş bir kenttir ve insanları toplamadır. Yerli halkı olmayan bir kenttir.
Dahası, Soli’ye ilk gidenler arasında çok Tarsuslu vardır. Örneğin Aratos ve
Khrisippos’un babası Tarsus’tan göç etmiştir.
***
Tarsus’ta Makam Cami altında ortaya çıkan mezar Danyal’a aitse, Soli’de
de sözü edilen mezar da o kadar Aratos’a aittir.
Kısacası, Tarsus’ta Makam Cami altında ortaya çıkan mezar Danyal’a ait
değildir. Bunun bir gerçekliği yoktur. Bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.
Tarihsel metinlerde, şairlerin, ozanların, tarihçilerin, filozofların ya
da başka ünlü ve önemli kişilerin bilgisi günümüze ulaşmışsa, şöyle
yazmaktadır, “yurdundan uzakta öldü ya da ilerleyen yaşında yurduna döndü ve
son yıllarını ülkesinde yaşadı ve öldü” şeklinde pek çok biyografi okuduğumuzda
benzer ifadeleri buluruz.
Tarihsel kaynaklar, Aratos’un “Şair Kallimakhos’la yakın dostluk kuran
Aratos, Makedonya hükümdarı Antigonas Gonatas’ın ve Suriye kralı Antiokhos
Soter’in yanında da bulunmuştur” der. Ama onun yurduna döndüğüne dair bir bilgi
vermez. Elimizdeki bilgiler, Aratos’un yurdu olan Kilikya’da, Tarsus ya da
Soli’ye dönmediği ve buralarda ölmediği yönündedir.
Aratos’un ülkesine, doğduğu ya da yaşadığı kentine döndüğüne dair hiçbir
bilgi kaynaklarda yer almaktadır.
Oradaki bir mezar kalıntısından ve XIX. yüzyılda çizilmiş bir gravür
resimden yola çıkarak, söz konusu yapının Aratos’un mezarı olduğunu öne sürmek,
bir kez daha ifade etmek gerekirse, ne yazık ki hiç gerçekçi ve inandırıcı
görünmüyor.
Aynı şekilde Soli’deki anıt mezarın da Aratos’a ait olduğunu ortaya
koyan tek bir veri ve bilimsel kanıt yoktur. Hiçbir antik metinde Aratos’un
Tarsus ya da Soli’ye, Kilikya’ya döndüğünü belirten bir bilgi yer almamaktadır.
Yukarıda Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Uzay Bilimleri ve Astronomi
Bölümü Başkanı Prof. İbrahim Etem Derman’ın yazdığı, “Bir süre İskenderiye’de
kaldığı da bilinmektedir. Tekrar Makedonya’ya dönüyor ve Pella kentinde İ.Ö.
245 yılında öldü”ğünü belirten ifadesi niçin dikkate alınmıyor.
Öte yandan, Soli kazısını yapan Prof. Dr. Remzi Yağcı hocanın bana da
yolladığı yazısında Aratos’un ölümünden şöyle söz eder, “Antigonos
Gonatas, Aratos’u İ.Ö. 277’de Makedonya’daki sarayına davet etmiştir. Daha
sonra Suriye’ye gitmiş ve sonunda yine Makedonya’ya dönmüş ve orada
Antigonos’dan önce ölmüştür”.
Yani Remzi hoca da biliyor Aratos’un mezarının, kazısını sürdürdüğü
Soli’de olmadığını.
Bu bilgiye
göre, Aratos, Makedonya’nın Pella kentinde ölmüştür. O zaman Aratos’un mezarı
Soli’de nasıl mezarı oluyor acaba? Neden ısrarla, Aratos’un mezarının Soli’de
olduğu vurgulanıyor?
Bu yüzden Soli’de Aratos’un mezarı olduğunu öne sürmek olsa olsa sadece,
Aratos üzerinden Soli kazısının ve dolayısıyla Mersin’in popülaritesini
arttırmaya yönelik bir girişimdir.
Örneğin Olba Karaliçesi olarak bilinen Prenses Aba gibi tarihsel figür
olarak mezarı bilinmese de varlığı nasıl sorgulanmıyor. Ama Aratos’un mezarının
Soli’de olduğunu söylemek için ciddi tarihsel verilere ihtiyaç var.
Özellikle Mersin’in
“burjuva elitinin” bu kıskanç tutumu, her şeyi kendilerine mal etme hırsı
Aratos adı üzerinde de kendini gösteriyor.
Tarsus’a bağlı Namrun Yaylası adı değiştirilerek Çamlıyayla yapıldı ve
belediyelik olup Mersin’e bağlandı.
Mersin’in batısında Silifke ve doğusunda Tarsus’un tarihi yapıları, ören
yerleri olmasın, Mersinliler misafirlerini gezdirecek yer bulamazlar.
Aratos’a yeniden dönecek olursak. Bırakalım, Antik çağda Aratos Soli’li
miymiş, Tarsuslu muymuş bir yana, gelelim bugüne.
Aratos’un varlığı
Tarsus’ta da, Mersin’in sınırlı sayıdaki entelektüel çevresince biliniyordu.
Özellikle Amasyalı gezgin ve coğrafyacı Strabon’un “Anadolu” cildini
okuyanlarca Aratos bilinirdi. Bilinirde ama 2000’li yıllara kadar kimse
Aratos’un adına bir şey yapmamış, yapmak aklına gelmemiş. Mersin’de Prenses Aba
adına geziler düzenleniyor, ödül plaketi heykelcikleri yapılıyor, kitapçık
basılıyor. Bunu son derece anlamlı buluyorum. Ama Aratos adına hiçbir şey yok.
Sadece dile dolanmış bir isim olarak kalıyor. Bir mezara tutunarak, ona sahip
çıkılmaya çalışılıyor.
·
2002 yılında “Antik Çağ’da Tarsuslu
Filozoflar” adlı kitapta başta Aratos olmak üzere 39 Tarsuslu filozofa yer
veriliyor.
·
Aratos adına ilk girişim Tarsus’tan geliyor
ve 2004 yılında Aratos adıyla bir dergi yayına başlıyor. Aratos tarih, felsefe
ve kültür sanat alanında yayın yapan bir dergi olarak çıkıyor.
·
Aratos dergisi 14 yılda 79 sayıdır
yayımlanıyor ve çıkmaya devam ediyor.
·
Aratos dergisi, bu zaman dilim içerisinde
Tarsus tarihini ve kültürünü yansıtan Aratos Kitaplığı Kültür Dizi adıyla ayrı
basım 33 kitap yayımlıyor.
·
Dergi bünyesinde Aratos Kütüphanesi
oluşturuluyor ve kısa sürede 5 bin kitaba ulaşıyor.
·
Çukurova Üniversitesi heykel bölümü Aratos
dergisinin talebi üzerine 40x65 cm ebatında filozof Aratos’un büstünü yapıyor.
(diğer Tarsuslu filozoflarla birlikte büstlerin sayısı 6’yı buluyor)
·
Aratos Sineması adıyla 2007 yılında
başlattığı etkinliği 10 yıldır sürdürüyor.
·
2010 yılında çekilen ve halen İz tv’de
yayımlanan, “Antik Çağ’da Tarsus ve Felsefe” belgesel filmi ile Aratos ve diğer
Tarsuslu filozofla tanıtılıyor.
·
Dergi, 2004-2006 yılları arasında “Aratos
Buluşmaları” adıyla söyleşiler düzenliyor.
·
Çukurovalı yazarların yer aldığı Aratos
Edebiyat Günleri yapıyor.
·
Dergi, geliştirdiği bir proje ile Çukurova
Üniversitesi heykel bölümünün ve yurt içinden ve dışından 20 ressamın
katkılarıyla Aratos’la birlikte 20 filozofun tablosu ve Aratos, Khrisippos,
Areios, Athenedoros, Zenon ve Hermonia olmak üzere 6 filozofun büstlerinden
oluşan “Tarsuslu Filozoflar Resim ve Heykel Sergisi açıyor.
·
2007 yılında ilk kez St. Paul Kilisesi’nde
Aratos Felsefe Günleri gerçekleştiriyor. Bu etkinlik bugün de devam ediyor.
·
Yılda 2 gün felsefe yapmayı yeterli bulmayan,
bu felsefe etkinliğini sürekli ve kalıcı hale getirmek isteyen dergi, 2011
yılında Aratos Felsefe Okulu’nu kuruyor. Okul 6 yıldır yüze yakın hocanın
katılımı ve yüzlerce öğrencisi ile derslere devam ediyor.
·
Aratos dergisi ve Aratos Felsefe Okulu
Tarsus’la sınırlı kalmıyor: ilkin Silifke’de Senarkhos Felsefe Okulu’nun
kuruluşuna öncülük ediyor, ardından da Antakya Felsefe Akademisi’ni
oluşturuyor. Adana Tabipler Odası’nın talebi üzerine ise Anavarzalı
Eczacı-hekim Dioskorides’in adına Dioskorides Tıp ve Felsefe Okulu’nun kuruluşuna
öncülük ediyor ve buralarda felsefe dersleri verilmesini sağlıyor. Prof. Dr.
Uluğ Nutku’nun “Tarsuslu filozofların etkileri, kendi zamanlarında da genişti.
Mersin’e, Adana’ya Antakya’ya uzanmıştı… Tarsusluların Batıya etkileri daha
belirgindir” diyor. Arkeolog Hüseyin Adıbelli’nin dediği gibi, “Aratos,
evrensellik ölçüleri içinde Tarsus’tan yola çıkan dergi”. Uluğ hocanın yaptığı
saptamayı bugün de doğrular biçimde etkin bir kültürel ve felsefi çaba
içindedir. Aratos Felsefe Okulu 2017 yılı Ocak ayı itibariyle Mersin’de de
felsefe okulu derslerine başladı. Dikkat çeken bu çaba nedeniyle Aratos Felsefe
Okulu 2016’dan bu yana Türkiye Felsefe Kurumu ile birlikte yapılıyor.
·
Dergi, “Aratos’un İzinde Tarih-Kültür Gezisi”
adıyla Tarsus ve çevresinde geziler düzenliyor.
·
Aratos dergisi 12. Yılında kurumsallaşarak
Aratos Kültür Sanatevi’ne dönüşüyor.
·
2016 yılından bu yana Aratos Kısa ve Belgesel
Film Günleri düzenliyor.
·
2017 yılında Aratos Tiyatro Akademisi’ni
kuruyor ve derslere başlıyor.
·
Aratos dergisi, yaklaşık on yıldır Çukurova,
İzmir ve İstanbul Kitap Fuarlarına katılıyor, stant açıp, Aratos’u ve Tarsus’u
tanıtıyor.
·
Aratos dergisi, kurulduğu tarihten bu yana,
Uluslararası Tarsus Maratonu, Orhan Kemal Edebiyat Festivali, Tarsus Gençlik
Günleri Kültür Sanat Festivali, TAC Uluslararası Halkoyunları Festivali, Mersin
Felsefe Günleri, Uluslararası Çukurova Sanat Günleri, Mersin Arkeoloji Günleri,
Akdeniz Kentleri Sanat Buluşması, Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp
Günleri, Datça Edebiyat Günleri, Kuşadası Kitap Şenliği gibi pek çok etkinlik
ve tanıtım stantı açmış ya da doğrudan organizasyonunda bir bileşen olarak yer
almıştır.
·
Aratos dergisi, bünyesinde tüm oluşumlarla,
kent insanını, resim, heykel, tarih, edebiyat, müzik, şiir, öykü, roman,
sinema, arkeoloji, astronomi, tıp ve ekolojiye kadar pek çok bilim, kültür ve
sanat dalıyla buluşturuyor.
Tarsus, Aratos’a vefa
gösteriyor, ona olan tarihsel borcunu ödüyor
Şimdi sormak gerekiyor: Aratos Tarsuslu mu? Mersin Solili mi?
Türkiye’nin 2. Kuşak felsefecilerinden olan Prof. Dr. Uluğ Nutku, “Çağlar birbirini izledikçe, eskide kalan
ama eskimeyen bir filozofa hangi dil, hangi kültür ya da kent sahip çıkarsa,
onun olur” diyor.
Bugün Aratos nerede yaşıyor ve üretiyorsa oralıdır, demek yanlış olmaz.
Şimdi bütün bunlara bakarak yeniden sormak gerekiyor, “Aratos
nerelidir?”.
Aratos 2500 yıl sonra Tarsus’ta doğumunu yeniden gerçekleştirdi. Emekledi,
ayağa kalktı, büyüdü, çalıştı, üretti, paylaştı. Aratos şimdi ürettikleri ile
aydınlatmaya devam ediyor.
Tarsus, Aratos’a vefa gösteriyor, ona olan tarihsel borcunu ödüyor.
Tarsus, Aratos’tan devraldığı mirasın üzerine yeni şeyler ekleyerek
çoğaltıyor.
Bugünün Aratos’u, yeni, ilerici ve aydınlanmacı çabaları ile sadece
Tarsus’ta değil bütün bir Çukurova’da felsefenin tarihini yeniden yazıyor.
* Aratos dergisi,
yıl 1, sayı 1, Kasım-Aralık 2004, Tarsus
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Aratos
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder