Bat mı, ... Bayat mı?...
Her şehre, her her ülkeye göre değişen ismi vardır. Eskişehir’de ” Bit Pazarı,” iken Sakarya caddesi ile Muttalıp caddesinin arasındaki sokaklarda yerlere bir tahta
üzerinde eskiler serilip satışa konurken eskiciler orası çarşı olunca dükkanlara yerleşti…Adı anlı şanlı Bayat pazarı oldu!…
Çoğunluğu eski elbiseciydi, bir kaçı da Kanada’dan balya halinde gelmiş konfeksiyon yani hazıra dikilmiş takım elbise satardı. Bir yanik yırtık örücüsü olan çola ile makas bıçak bileycisi vardı başkacasını işim olmadığından bilmiyorum. İlaveten, deri ceket,şapka ve bir de pılı pırtıcı!!!
Geçen yüzyılın ikinci yarısı başında ben çocukluktan çıkıp çarşıya düşünce! Dükkan edinemiyen tek gözlü Sami ile iş ortaklığı yaptım. Koluna pantolonu atar, omzuna ceketi kor,işaret parmagında yeleği sallandırır Mısır çarşısına gelirdi. Yani çarşı caminin berisine, Ona kasket için parça kumaş ayarlardım. manifoturacı ve terzilerde artan parçaları,… Üçe beşe pazarlıkla alırdık. bana da bişiler kalırdı, Pedere çalışsam üç paraya bana küfe dolusu iş yaptırırdı.
Böylece Taşbaşı ile Sakarya caddesinin ötesi arası piyasamızı oluşturduk. Köprübaşının tüccarı, doktoru ve avukatları ile büyük tacirleri evlerinden eski giysilerini bize aktarıp sanayimize katkı yaptılar…
.................................................................................................................................
Eğer Özcan bana haftalık spor gaztesini yıkmasaydı okulu da asıp evi terkedip Bursa Bat pazarına demir atacaktım. Gençlik hayali ile!…ve de cahil cesareti, artık ne dersen’,,,Ufak ebat spor gastesini tek başıma çıkarma becerimi de değerlendirip Ulusal basına el attım. Biraz zora katlanıp Matematik ve de çarpım cedvelini ezberleseydım, geleceğin muhasebecisi olurdum! ticaret mektebini bitirdimdi;
Demek bana elverişli meslek gastecilikmiş. Bana bi cümle verseler haber oluyordu, Üstüme geliyor derler ya! öyle , maç başlarken berabere desem, sıfır sıfır biterdi, Asparagas da üstüme yok. arkadaşlar batarken ben pirim yapıyordum. Yanisi burnum haber kokusuna açık. Geldik bu yaşa ve gelirken bulaştığım işle ilgili satırları okudunuz. Bayata baktım tadı kalmamış, Kör Sami’ye rahmet. Bileyci yok. Örücünün tekniker oğlu baba mesleğini başka yerde sürdürüyormuş… Altındiş Kemal’den eser kalmamış,
Beride de durum aynı Spor gastemiz de sporcular da TARİH!… Ancakkk! yazmadan duramıyorum. Sayfanın sonunda yerde tahta serginin başında Gençlikspor kalecisi Kirpi Şerif ile yanında bacanağı santrafor Naco duruyorlar.
Semih Esen / Ekim 11, 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder