ESKŞEHİR'DE YAŞAMAK AYRICALIKTIR

ESKŞEHİR'DE YAŞAMAK AYRICALIKTIR

19 Şubat 2020 Çarşamba

TARSUS ARATOS’UN FELSEFESİNE SAHİP ÇIKIYOR


TARSUS ARATOS’UN FELSEFESİNE SAHİP ÇIKIYOR 

Uğur Pişmanlık


Mersin İmece Haber gazetesindeki köşesinde Abdullah Ayan, 13 Kasım 2019 tarihinde  “Aratos'u mezarıyla yeniden keşfetmenin önemi…” başlıklı makalede, “Geçmişte tüm ünlü kişilerin doğduğu yer referans yapılarak anıldığı gibi Aratos da doğduğu yerle anılır” diyor.
Aratos doğduğu yerle değil, geldiği yerle anıldığı için Solili olarak biliniyor. Aratos, Soli’nin parlak bir döneminde Soli’ye gitmiştir.
Aratos da Tarsus’tan Soli’ye gitmiş. Orada gerek felsefesi gerekse astronomi bilgisince saygı görmüş ve sahiplenilmiştir.
Yirmili yaşlarda, muhtemelen yirmili yaşların sonuna doğru Atina’ya gitti. Orada nereli olduğunda Tarsuslu olduğunu ama Soli’den geldiğini söylemiş olmalıdır. Nereden geldiğine bakılarak Solili olarak anıldı. Bu yüzden kimi kaynaklarda Solili ya da Tarsuslu olduğunu yazar.
İlerleyen satırlarda şöyle devam ediyor, “İlk öğrenimini Tarsus' ta tamamlar. 20 yaşlarında Atina' ya gider. Stoa felsefe mektebine katılır”.

İlk eğitimini Tarsus’ta alan birinin çocukluk ve ilk gençlik yılları Tarsus’ta geçmiş demektir ki, bu da onun Tarsus’ta doğduğunu gösterir.
Şimdi herkesin yazısında Tarsus’a vurgu yapılıp, Aratos’u ilk eğitimini Tarsus’ta aldığı, Tarsus’ta yaşadığı belirtiliyor. Sonra dönüp Soliliydi deniyor. Bu da yetmezmiş gibi durumu sağlamlaştırmak için bir de mezarının Soli’de olduğu iddia ediliyor.
Abdullah Ayan yazısının devamında Aratos’un ölümüne değinerek şunları söylüyor, “Ölümüne gelince… İşte burada farklı iddialar çıkıyordu ortaya… Örneğin son dönemdeki Soli-Pompeipolis kazılarına kadar kesin olmamakla birlikte hayatının son günlerinde Makedonya' ya döndüğü ve M.Ö. 245 yılında Pella kentinde öldüğü yönündeydi”.
Aratos’un ölüm tarihini de yanlış yazan Ayan, yazdıklarını desteklemek için Remzi Yağcı’nın kazısına değinerek, “Oysa Remzi Yağcı başkanlığındaki ekibin yıllardır sürdürdüğü Soli-Pompeipolis arkeolojik çalışmalarında elde ettiği bulgular Aratos' un 'ölüme yatmak' üzere Ata topraklarına geri döndüğü ve mezarının Soli harabeleri altında yer aldığı bilgilerini güçlendiriyor.” diyor.
Prof. Dr. Remzi Yağcı ise, “Soli’nin Ünlüleri-1” başlıklı yazısında, Aratos için Daha sonra Suriye’ye gitmiş ve orada Antiokhos’un sarayında Odysseia’nın yazımını bitirmiştir. Sonunda yine Makedonya’ya dönmüş ve orada Antigonos’dan önce ölmüştür” demektedir.
Yani ortada Aratos’un ölüme yatmak için Kilikya’ya döndüğüne dair elde hiçbir belge ya da bulgu yok. Dahası mezarın Aratos’a ait olduğuna dair kanıt yokken, o mezar nasıl oluyor da Aratos’a ait olduğu bilgisini güçlendiriyor.
Soyut olanı soyutlukla açıklamaktır bu. Mezara yüklenen soyut bir anlam ve adlandırmanın kanıtsız yorumundan başka bir şey değildir.
Abdullah Ayan 17 Kasım 2019 tarihinde aynı gazetede “Aratos' un mezarı, Mersin' in önüne gelen tarihi şans” başlıklı ikinci makalesinin girişinde şöyle yazıyor, “Bugün Soli'de doğan ve Tarsus, Makedonya, Antakya, İskenderiye gibi yaşadığı döneme damgasını vurmuş kentlerde yaşayan Aratos' un sonunda ölüme yatmak üzere doğduğu topraklara döndüğü ve mezarının Pompeipolis harabelerinde yer aldığı çok güçlü bir ihtimal”.
Bu satırda yine Aratos’un Tarsus’ta yaşadığından söz ediliyor.
Abdullah Ayan’a ve Prof. Dr. Remzi Yağcı hocaya göre de “güçlü bir ihtimal” evet sadece ihtimal. Bir ihtimal daha var. O da bunun gerçek olmadığı ve başka bir amaçla uydurulduğudur.
Bilimsel araştırmalar yapan John Lamb, Aratos’un Tarsuslu olduğunu belirtir.

Kurtuluşunu mezarlıkta arayan kent: Mersin
Ayan’a göre Aratos’un mezarı meselesi, bu arkeolojik zenginlik üzerinden Mersin’e altın fırsatlar yaratıyor. Ayan şöyle yazmış, “Mersin2i tüm dünya gündemine oturtacak, arkeolojik zenginlik adına kaderini değiştirip, ilgi odağı haline getirecek altın fırsatı yaratacak keşif…”
Altın bir fırsat var ama Mersinli sanayiciler ve iş adamları kaz gelecek yerden tavuğu esirgiyorlar. Ayan da bir liberal gibi düşünüp hem Aratos’un mezarını nasıl paraya çeviririzin hem de bu fırsatı değerlendirmedikleri için sanayici ve iş adamlarına sitem edip akıl verme peşinde.
Bunu da şöyle yazmış, “Büyükşehir Belediyesinin başını çekeceği bir oluşum yıllardır kentin kaymağını yiyip, çevresini kirletirken Mersin'e tek kuruşluk desteği çok gören onca sanayi kuruluşu, şirket, holding. Hem dünya çapında tanıtımlarına inanılmaz katkı yapacak bir keşfe sponsor olacaklar hem de Mersin'e olan borçlarının bir kısmını böylesi kutsal sayılacak bir projeye katkı yaparak ödeyecekler”.
Yani diyor ki, iş adamları, sanayiciler pamuk eller cebe. Eğer para verip sponsor olursanız, Aratos’un mezarı sizi daha da zengin edecek. Yazı devam ediyor ve şöyle diyor, “Unutmayalım, ortaya çıkarılacak Aratos mezarı, sadece arkeolojik anlamda değil, tarihe yolculuk adına da Mersin' e inanılmaz katkıda bulunacak”. Ayan, “İnanılmaz katkı” derken aslında burada paradan söz ediyor. Turizmden, yeni yatırımlardan ve zenginleşmeden. Yani tamamen duygusal. Zaten yazının başlığındaki Aratos' un mezarı, Mersin' in önüne gelen tarihi şans” da aslında bu akçeli işlere vurgudur.
Bu yaklaşımı bir zamanlar Tarsus belediyesi ve iş dünyası da St. Paul Kilisesi’ni Vatikan’a pazarlayıp satmaya çalıştıklarında göstermişlerdi. Hatta o zamanın yerel gazete başlıkları şöyleydi, “Tarsus’a dolar yağacak”.
Bugün Aratos’un mezarının Soli’de olduğunu iddia etme çabasında olanların önemli bir bölümünün derdi de bu; Mersin’e dolar ve Euro yağacak.
Yani anlayacağınız Mersin’in kurtuluşu Soli’deki mezar kalıntısının Aratos’a ait olup olmadığına bağlı.
Mersin, Aratos’un olmayan mezarına sahip çıkarken Tarsus ve bu kentte 17 yıldır yayınlanan Aratos dergisi, Aratos’un felsefesine sahip çıkıyor.
Birileri Aratos’un mezarını uğraşmaya devam etsin, Aratos, Tarsus’ta uzun zamandır çok sayıda etkinlikle yoluna devam ediyor.



Hiç yorum yok: