Fotoğraf: Ömer Asaf TOSUN |
UĞURCAN
USGÜL
Kentler
yaşayan organizmalardır. Bu organizmaların gelişim süreçlerinde beslendiği
kaynaklar o kentin belleğini oluşturan birikimlerdir. Günlük yaşam içerisinde
kentte yer etmiş ve nostaljik öge haline gelmiş hikayeler bazı kentlerin
tarihinde kaderlerini değiştiren süreçlerin başlangıcıdır.
Göç
yolları, ticaret yolu ve deniz kıyısı olan kentler ticaret ve buna bağlı olarak
çok kültürlülük ile tanışmışlarıdır. Bu tanışma farklı bir gelişim süreci
yaşamalarına sebep olmuştur. Tıpkı deniz kıyısı olan kentler gibi demiryolları
da geçtiği kentlerin hikayelerini değiştirmiştir.
Ulaşımın
insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda tekerlekle başlayan yolculuğu tarihin
çeşitli aşamalarında çeşitli teknolojik şekilleriyle kırılmalara neden
olmuştur. Bu kırılmalar farklı kültürel birikimlere sahip olan toplumlarda
farklı sonuçlar yaratmıştır. Demiryolları da insanların ve kentlerin tarihiyle en
çok özdeşleşen ulaşım aracı olarak değerlendirilebilir.
Demiryolları
gittiği yere alt yapısını götürmek için sanayiyi kurmuş beraberinde yerleşim
birimlerini ortaya çıkarak kentlerin örgütlenmesini sağlamıştır. Oluşan bu
kentler demiryollarının getirisi olan yaşam biçimi ile şekillenmişlerdir. Eskişehir’in
de demiryolu etrafında örgütlenmeye başlayan bir modernleşme tarihi vardır ve demiryolları
kent kültürüne önemli etkiler bırakmıştır.
Demiryolunun Uzun Yolculuğunda
Çağdaşlaşmaya Etkileri
Bu
etkileşime kısa bir tarihsel süreçten bakmakta fayda var. Demiryolu ve bu sihirli
makinenin tarihi, endüstri devrimi ile birlikte gelişen teknolojik yenilikler
dönemin toplumsal yapısındaki değişimini anlatmaktadır. “Demiryolu Çağı” olarak
adlandırılan dönem sadece ulaşım alanında değil kültürel değişimler de
yaratmıştır.
Özellikle
Avrupa’da endüstri devrimi ve demiryollarındaki önemli gelişmeler makinelerin
yarattığı üretimi ve beraberinde ticaretin gelişmesini sağlamış, kültürel
etkileşim bu gelişmelere bağlı olarak kitle iletişim teknolojilerini de
geliştirmiştir. Toplumsal bütünleşmeyi oluşturan bu teknolojiler kitle toplumunun
oluşumunu sağlamıştır.
MC. Luhan toplumun yaşamsal
faaliyetlerinin yeni biçimlerinin yaratılmasında demiryollarının önemli rol
oynadığına dikkat çekerken demiryolunun gittiği her yerde, taşıdığı maldan bağımsız
olarak ya da demiryolu aracının içeriğinden bağımsız olarak bir taşıma ya da
ulaşım aracı olmasından öte enformasyon ağı olarak toplumsal dönüşümü
sağlayacağına dikkat çeker.
Demiryolu teknolojisinin endüstri devrimi
ile başlayan misyonunda modern toplumsal anlayışı bir makine olma işlevinin
ötesine taşınmıştır. Demiryolu dönem içindeki özelliği ile üretimsel
faaliyetleri canlandırır, toplumsal sürece hareketlilik getirir, ulaştığı coğrafyayı
yeniden biçimlendirir. Gelişme
ve kalkınma söyleminin demiryolu ile taşınması beraberinde ulaştığı yerde
kültürel ve toplumsal değişimin önünü açmıştır.
Liman
etrafında oluşan kentleşme ve kitle toplumu artık demiryolları ağları ve
istasyonları etrafında oluşmaktadır. Modern kent yaşamını şekillendiren ulaşım
teknolojileri deniz araçlarında olduğu gibi insanlığı büyüleyen bu makine
haberin iletilmesi sürecinde basılı yayın organlarının taşınmasının yanı sıra
artık edebiyattan, müziğe, sanata ve sonrasında sinema filmlerine popüler
kültür ürünlerinin içerisinde yer alarak toplumun belleğinde modernleşmenin yaşam
tarzının sembolü olmuştur.
Teknolojik
gelişmeler sonucunda gerçekleşen sanayileşme, modern toplum kavramının
içerisinde değerlendirilmektedir. Ticaretin gelişmesi kapitalizmin taşıdığı
kültürel yapıyı ulaştığı coğrafyada kentleşme olgusunu ortaya çıkarmaktadır. Bu
bakış açısıyla sanayileşme teknolojik gelişme ile birlikte toplumsal bir yapıda
ele alınmalıdır. Sosyal ve kültürel anlamda olan gelişmeler sanayileşmeyi
oluşturan teknoloji ve ekonomik hareketlerin sonuçlarıdır.
Demiryolları ve Türkiye
Osmanlı
İmparatorluğundan kalma dış ülkelerin elinde olan ticarete dayalı kıyı şeridi
demiryolu ağı Birinci Dünya Savaşı sonrasında yeni kurulan Cumhuriyet
tarafından kalkınmanın itici gücü olarak coğrafyayı birbirine bağlayan
enformasyon ağı olmuştur. Demiryolu ulaştığı yere rejiminin egemen söylemini
taşımış, istasyonlar etrafında devletin kamu ve sosyal kurumları hizmet
vermiştir.
Eğitim, sağlık kuruluşlarının istasyon
yanlarına yapılmasının yanı sıra sosyal tesislerde bulunan sinema ve tiyatro
salonları şeker ve dokuma fabrikalarında olduğu gibi cumhuriyetin yaşam tarzını
oluşturma kısmında toplumu örgütleyici rol oynamıştır. Anadolu coğrafyasına
modern kent yaşamını taşıyan demiryolları ulaştığı coğrafya üzerinde toplumun
hızla dönüşümünü sağlamış, üretim pratikleriyle birlikte yaşam tarzını da
değiştirmiştir.
Falih
Rıfkı Atay’ın ifadesiyle; “… Demiryolcular yalnız ray döşemediler, tünel
açmadılar, köprü kurmadılar, taraf taraf fabrikalar açan, sulama işlerini
halleden bu memleketi yüzyılımıza ulaştıran, teknik ve inanç kadrosunun da
habercisi ve müjdeleyicisi oldular.”
Demiryolları
ağının ulaştığı yere sağlık, eğitim, spor, sanat gibi faaliyetler ulaşarak
enformasyon taşıma görevini yerine getirmiştir. Hem bu kurumsal yapı içinde
çalışanlar hem de halk demiryollarının taşıdığı enformasyon ile devletle
özdeşleşmiştir.
Cumhuriyet
ile başlayan demiryolu projesi salt bir ekonomik kalkınma projesi olarak ele
alınmamalıdır. Cumhuriyet dönemi demiryolu projesini Feroz Ahmed şu sözlerle
anlatmaktadır, “Bu yollar Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik gelişmesi için de
aynı derecede önemliydi. Lokomotif gittiği her yere uygarlık götürüyordu.”
Hükümetin tüm sıkıntılara rağmen demiryolu
politikasını sürdürmesini ardında hızlı bir dönüşüm süreci ile yeni yaşam
tarzının yaygınlaşması vardı. Bu hedef mutlaka bir toplumsal düzenle
işleyecektir bu sebeple demiryolları telgraf gibi enformasyonu ulaştığı yere
taşıyacak ve enformasyonun kendisi olarak toplumsal yaşam içinde önemli rol
oynayacaktır.
Mahmut
Kiper, Anadolu’da yaşanan bu değişimi şu sözlerle anlatmaktadır. ”Türk
Bayraklarıyla süslü lokomotif, tiz düdüğünü çalarak dağları delen demiri seren
demiryolcuların zaferini yeni ulaşılan beldelere duyururken, yöre halkı
demiryolu ile gelen medeniyeti coşkuyla ve içtenlikle bağrına basar.”
Sanayileşmenin
yaşanması ile birlikte Cumhuriyet dönemi kent yapıları birer devletçilik
simgesi haline gelen şeker, dokuma fabrikaları yanı sıra demiryolu hattı ve
fabrikalarının etrafında şekillenmeye başlamıştır. Eskişehir de olduğu gibi bu
sanayi yapılarının beraberinde taşıdığı ideolojik ve çağdaş yaşam modeli
fabrikalarda çalışan işçilerin oluşturdukları yerleşim bölgelerinde
gözlenebilir konuma gelmiştir.
Eskişehir’de
demiryolları kentin yaşam tarzı olarak dönüşümüne öncülük etmiştir. Kuşaklar
boyu demiryolcu aileler, bu ulaşım sisteminin örgütlenme sistemi içerisinde
aldığı kültürel yapıyı günümüze kadar taşımıştır. Eskişehir’de demiryollarının
işletme logosu şeklindeki istasyon binası, yanında demiryolu okulu, fabrika,
sosyal tesisleri, kentin en köklü spor takımı Demirspor kulübü, şeker ve basma
fabrikasıyla şehrin çağdaşlaşma tarihinde önemli yere sahiptir.
Cumhuriyet
kenti Eskişehir’i “Cumhuriyet Kenti” yapan kalkınma yatırımları Şeker, Basma
fabrikalarının yanı sıra Demiryolları kuşaktan kuşağa bir sosyal örgütlenme
sağlamış, kalkınmanın beraberinde taşıdığı sosyal yaşam kurulan fabrika
etrafında demiryolu mahalleleri ile günümüze taşınmıştır.
Dededen toruna demiryolcu olan aileler günümüzde kent
belleğini oluşturan mirasın sahipleri olarak kentin aydınlanma tarihine katkı
sağlamıştır. Sonuç olarak deniz, kara ve demiryolu ulaşımları uygarlık
tarihinde kent açısından dönüm noktaları yaratmıştır. Eskişehir’de Cumhuriyet’in lokomotifinin sesi
başlayan hikayesi günümüzde kentin simgesi haline gelen tramvay ile devam
ediyor ve kentin belleğine döşenen raylar geçmişten günümüze güçlü bağlar
oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder