ALİ EFE ÖZDEMİR
Eskişehir denince hemen hemen herkesin aklına sanat ve sosyal yaşam gelir.
Peki şehirdeki opera binası ,kültür merkezleri ve tiyatrolara ilgi ne düzeyde
?Şu an 3-5 tl gibi cüzi paralara izlediğimiz oyunlar ve konserlerin koltukları
ne kadar dolu?
Bu soruların cevaplarını gidenler iyi bilir. Salonlar dolu
ve alkış yerinde.Başkan Büyükerşen sayesinde bir bardak çay parasına Shakespeare
izliyor, Vivaldi diniliyorum.Bu olanaklar
bugünün Türkiye’sinde büyük bir şans olsada ,şehir dışından gelen,ismini
duyurmuş ama maddi açıdan gişeye yaklaşmanın biraz cesaret istediği oyunlar ve
konserlerde var tabii ki,normal karşılamak lazım…
Bununla beraber “Şehir kültürdür,şehir sanattır” gibi henüz
içi tam olarak doldurulamamış sloganların olduğu bu toprakların öz kültürü olan
Yunus Emre’nin ismini ,yüzünü ve sözünü
unutmak bu topraklara yapılan en büyük ihanettir.
Eğer Eskişehir'i kültür sanat şehri yapma yolundaysak, önce kültür
kelimesinin sözlük anlamını baştan okumalıyız. kültür; bir topluma ya da
halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat yapıtlarının tümüdür.Kültürlü insan Almanyanın Bertolt Brecht ‘ine de bu
toprakların Nazım Hikmeti’ne de sahip çıkmalıdır.Söz gelimi kültür şehrinde öz kültür yoz kültüre dönüşmemelidir.
Polyannacılığı bir kenara bırakıp özeleştri yapacak olursak;
Kültür şehrinde yaşayan insanlar , üniversite kütüphanesine
gitmek için özel izin almadığı,
Bu insanların düşünceleri uğruna öldürülmediği,
Şehrin kendine ait müzik,tiyatro ve edebiyat festivallerini ülkeye ve dünyaya tanıtıldığı,
Kültür şehrinde,sanata ve düşünceye sansür uygulanmadığı günlere yaklaşana kadar “şehir kültürü” kavramını
biraz daha iyi anlamak ve yorumlamak bizler için yararlı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder